27 Şubat 2017 Pazartesi

BÖL-PARÇALA- YUT Taktiği ve Türk Milliyetçileri

Milliyetçi Hareket Partisi, 1995 seçimlerinde elde ettiği yüzde 8.2'lik seçim sonucu ile belki barajı aşamamıştı ancak, oylarını yüzde 120 artırmasıyla Türk Milleti'nin siyasi alanda umudu olduğunu ilk olarak bu seçimlerde göstermişti.
***
Aslında ANAP iktidarının sallanmaya başladığı yıllarda MHP'nin umut olduğu ortaya çıkmış ve Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ'in özgürlüğüne kavuşarak yeniden MHP'nin başına geçmesiyle bu umudun millet içinde daha da yaygınlaşacağı anlaşılarak, BÖL - PARÇALA - YUT taktiği hemen devreye sokulmuştu emperyalistler tarafından...
***
MHP, bölünmesine rağmen daha da güçlenmişti.
Atatürkçülük sömürücüsü ve Din sömürücüsü siyaset kurumları arasında sıkışıp kalan Türk milleti, Türk Milliyetçiliği'ni, Atürkçülüğü ve İslam inancını en samimi olarak ideolojik bünyesinde barındıran MHP'yi umut olarak görmeye devam ediyordu.
***
Bu noktada BÖL - PARÇALA - YUT taktiğinin daha da sertleştirilmesi gerekiyordu ve öyle de oldu. 1980 Öncesinde Lider'in tek bir cümlesiyle dünyaları alt üst eden bir camia siyaset alanında iktidara giden yolda Lider'e isyan hastalığına yakalanmış ve bu hastalık kronik hale gelmişti.
***
Türkçülük,
Milliyetçilik,
Turancılık,
Atsızcılık,
Ülkücülük gibi temeli Türk Milliyetçiliği'ne dayanan kavramları savunan bir çok parti, dernek, platform ve cemiyet Türk Milliyetçiliği'nin temeli olan Ülkü Ocakları'ndan ve Türk Milliyetçiliği'nin çatısı olan MHP'den ayrılarak ayrı ayrı oluşumlar içine girdiler ve emperyalistlerin tam arzuladığı şekilde BÖLÜNÜP, PARÇALANIP, YUTULDULAR....
***
Dinimizin; "Ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır" ilkesi ve Türklüğümüzün "Bir olalım, İri olalım, Diri olalım" ilkesi hiçe sayılarak emperyalist güçler tarafından oluşturulan ayrılık fırtınalarına kapılıp, dört bir yana savruldu Türk Milliyetçileri. Türk-İslam Ülküsü savunuculuğu yapan milliyetçiler ne yazık ki, hem Türklüğün, hem de İslam'ın emrettiği ilkeleri hiçe sayarak emperyalistlerin istediği bölünmeyi ve parçalanmayı tercih ettiler.
***
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarıyla başlayan kronik hastalık günümüze kadar Türk Milliyetçiliği fikriyatının tüm bedenini saran amansız bir hastalık haline gelmiştir. Bu ayrılık fırtınasının tek sevineni de hiç şüphesiz Türk Milliyetçileri'nin SON KALESİ olan MHP'yi milletin umudu olmaktan çıkarmak için büyük gayret sarfetmeye devam eden emperyalistler olmuştur.
*** 1960'lı yılların sonlarında Türk Solu'nun yakalandığı bu amansız hastalığa 1990'lı yıllarda da Türk Milliyetçiliği yakalanmıştır. Türk Milliyetçiliği bu hastalığa yakalanmamış olsaydı, örneğin Muhsin Yazıcıoğlu MHP'den ayrılıp yeni bir parti kurmamış olsaydı 1995 seçimlerinde MHP çok büyük ihtimalle yüzde 8.2'de kalmayacak, barajı aşmanın da ötesinde bir oy patlaması yaşayacaktı. Başbuğ Alparslan Türkeş'in vefatından sonra Lider Devlet Bahçeli'ye karşı yürütülen isyan hareketlerinin de olmadığını kabul edersek MHP bugün iktidar olurdu. *** Durum böyle iken, Başbuğ'dan bu yana BÖL - PARÇALA - YUT taktiğine teslim olanların bugün kalkıp, MHP üzerinde hak iddia etmeleri, MHP'nin Lideri Devlet Bahçeli'yi eleştirmeleri, farklı partiler, farklı ocaklar kurarak Türk Milliyetçiliği'ni iktidar yapacaklarını iddia etmeleri hiçbir mantık kuralına uymamaktadır. *** Bilerek ya da, bilmeyerek İsteyerek ya da, istemeyerek Bu hareket içinde fitne tohumlarını bünyesinde besleyerek ayrılıklara sebep olan herkes BÖLÜCÜDÜR! Türk Milliyetçiliği Hareketi'nin iktidar yolunu tıkayanlardır! Bugün Devlet BAHÇELİ, son derece stratejik bir kararla Türk Milliyetçiliği fikriyatının iktidar olabilmesi için son bir şans oluşturmuştur. 16 Nisan'da sonuç her ne olursa olsun, İster mevcut sistem ile, ister yeni hükümet sistemi ile, Yapılacak ilk seçimde TÜRK MİLLİYETÇİLERİ son şanslarını kullanıp, İslam dininin "Bölünmeyin, fırka fırka ayrılmayın" ve "Ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır" emirlerine boyun eğip, Türk Kültürü'nün "BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM" ilkesine tabi olarak BİRLİK ve BERABERLİK içinde çalışır ve çabalarsa MHP'nin dolayısıyla TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ fikriyatının iktidar olmaması için hiç bir sebep yoktur!